Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2016 seçimlerinde kazandıktan sonra, Beyaz Saray'daki ilk 100 gününü yoğun bir programla geçirdi. Bu süreç, sadece Trump’ın yönetim tarzını değil, aynı zamanda Amerika'nın iç ve dış politikalarını da şekillendiren çok sayıda politika ve uygulama ile doluydu. İçinde bulunduğumuz günlerde, hala tartışma konusu olan bu icraatları incelemek, Trump döneminin genel havasını anlamak için kritik bir öneme sahiptir. Peki, Trump’ın ilk 100 günde yaptığı icraatlar nelerdi ve bu icraatların Amerikan toplumu üzerindeki etkileri neler oldu? İşte Trump'ın ilk 100 günde attığı adımların detayları...
Trump’ın ilk günlerinden itibaren dikkat çeken en önemli konulardan biri sağlık politikalarıydı. Görev süresinin başında Obama’nın sağlık reformu olarak bilinen “Affordable Care Act” (Ucuz Sağlık Yasası) üzerinde değişiklik yapmayı vaat etti. Bu yasanın iptal edilmesi veya değiştirilmesi için ilk adımları atan Trump, sağlık sigortası premiumlarını azaltmayı ve sigortasız bireylerin sayısını düşürmeyi hedefliyordu. Ancak bu harekete karşı çıkan muhalefet, yasaların değiştirilmesini zorlaştırdı ve en sonunda büyük bir reform gerçekleştirilemedi.
Ekonomi alanında ise Trump, istihdam yaratma vaadiyle çeşitli teşvik paketleri sundu. Büyük şirketlere vergi indirimleri ve teşvikler sağlandı. Bu, kısa vadede işsizlik oranlarının düşmesine yardımcı oldu ancak uzun vadede borçlanma ve bütçe açıkları gibi sorunların gündeme gelmesine yol açtı. Yatırım iştahı kamuoyu tarafından olumlu karşılandı ancak halkın küçük işletmelere olan güveni sorgulanmaya başlandı.
Trump’ın bir diğer dikkat çekici icraatı göç politikalarıydı. “Amerika önce” mottosuyla hareket eden Trump, sınır güvenliğini artırmak ve yasadışı göçü engellemek için çeşitli yasalar çıkardı. Meksika sınırında bir duvar inşa etme vaadi, özellikle Cumhuriyetçi tabandan büyük destek buldu. Bunun yanında, göçmenlerle ilgili uygulamalar ise geniş yankı uyandırdı; çocukların ailelerinden ayrılması gibi insan hakları ihlalleri tartışmalara yol açtı. Trump'ın bu politikalarının, kendi partisinden bile bazı kişilerin eleştirilerine maruz kalmasına sebep olduğu zamanla gözlemlendi.
Trump’ın dış politika alanındaki ilk adımları, Amerika'nın uluslararası ilişkilerini köklü bir şekilde değiştirme niyetini gösterdi. NATO, G7 ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlara karşı sergilediği muhalefet, dünya genelinde tartışmalara yol açtı. Trump, NATO ülkelerinin savunma harcamalarını artırma çağrısında bulundu. Bu tutumu, müttefiklerle ilişkilerde gerginlik yaratırken, bazı ülkelerle de işbirliği anlaşmalarını gözden geçirmeye itti.
Ayrıca, Trump, Kuzey Kore ile olan ilişkilerde radikal bir değişim yapma niyetinde oldu. Ülkelerin nükleer silahlanmasına ilişkin sadece diplomasi yoluyla çözüm arayışında temkinli bir yaklaşım benimsedi. Kim Jong-un ile gerçekleştirdiği tarihi zirve, dünya basınında geniş yer buldu. İlk zamanlar sert çıkışlarla dikkat çeken Trump, sonraki adımlarında uzlaşmacı bir üslup benimsedi. Ancak bu sürecin olumlu sonuçları, zamanla Amerika'daki siyasi dinamiklerle çatışmaya başladı.
Sonuç olarak, Donald Trump’ın ilk 100 günde attığı adımlar, hem Amerika’da hem de dünya genelinde farklı yankılar bulmuş durumda. İç politikasındaki radikal değişimler, sağlık reformu ve göç politikaları tartışmalara yol açarken, dış politikadaki yeni stratejiler hem müttefikler hem de düşmanlarla olan ilişkileri sorgulatmaya devam etti. Trump’ın yönetimi altında Amerika’nın geleceği üzerine yapılan yorumlar ve çıkarımlar, görünüşte klasik politikaların ötesinde, halkın duygusal tepkilerini de yansıtan bir ifade biçimi haline geldi. İlk 100 günde attığı adımlar, gerçekten de Amerika’nın 21. yüzyıldaki gidişatı üzerinde derin bir etki bıraktı. Gelecek dönemde bu talihsiz liderlik tarzının nasıl şekilleneceği merak konusudur.