Son günlerde sosyal medya ve haber platformlarında yankı uyandıran bir olay, ABD’nin önde gelen akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Michael Stevens’ın açlık grevine başlamasıyla gündeme geldi. Bu eylem, Türkiye'deki genç bir akademisyen ve aktivist olan Rümeysa Öztürk için başlatıldı. Prof. Stevens, bu radikal kararı alarak öne çıkan hak ihlalleri ve insan hakları ihlalleri konusuna dikkat çekmeyi amaçlıyor. Özellikle Türkiye'deki öğrencilerin ve akademisyenlerin maruz kaldığı baskılar hakkında farkındalık yaratmak için gündeme gelen bu eylem, dünya genelinde akademi camiasında tartışmalara neden oldu.
Rümeysa Öztürk, Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinden birinde öğretim görevlisi olarak görev yapıyor ve genç yaşına rağmen birçok alanda önemli çalışmalara imza atmış bir akademisyen. Ancak, son dönemde çeşitli sebeplerle üzerine gelen baskılar ve hak ihlalleri nedeniyle tutuklandığı iddia ediliyor. Bu olay, özgürlük ve ifade özgürlüğü konusunda ciddi bir tartışma yaratırken, akademik kariyerleri ve kişisel haklarıyla ilgili endişeleri de beraberinde getiriyor. Prof. Dr. Stevens, Rümeysa'nın tutukluğunun bir simge olarak görülmesi gerektiğini ve benzer durumdaki pek çok akademisyenin özgürlüklerini kaybetmemesi için globale bir dayanışma çağrısı yaptığını belirtiyor. Açlık grevi sırasında dünya genelindeki diğer akademisyenlerin de desteğini bekliyor.
Prof. Dr. Stevens, açlık grevine başlamasının başlıca nedenini, Türkiye'deki insan hakları ihlalleri ve akademisyenlere karşı uygulanan baskılar olarak açıklıyor. Bu eylem, Sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları tarafından da destekleniyor ve profesörün amacı sadece Rümeysa Öztürk’ün serbest bırakılmasını sağlamak değil; aynı zamanda Türkiye’deki tüm akademisyenlerin, düşünce özgürlüğü ve insan hakları açısından maruz kaldıkları baskılara karşı ses çıkarmak. Açlık grevi süresince, sosyal medya platformlarında ve çeşitli medya organlarında bu konu üzerine yapılan paylaşımlar, dünya genelindeki akademik çevrelerde de tartışmalara neden oldu. Bunun yanı sıra, Stevens'ın açlık grevi, pek çok yenilikçi ve cesur akademisyeni harekete geçirirken, benzer durumdaki diğer insanlara da ilham veriyor. Akademik özgürlüklerin güçlenmesi ve insan haklarının korunması hedefleniyor.
Prof. Dr. Stevens’ın bu eylemi, pek çok uluslararası insan hakları örgütü tarafından takdir edilerek, akademik özgürlüklerin korunması gerektiği vurgulanıyor. Rümeysa Öztürk ve onun gibi birçok akademisyenin sesini duyurmak için dünya genelinden destekler gelmeye başladı. Bu olayın, Türkiye’de ve dünyada akademik çevrelerde önemli bir dönüm noktası olabileceği düşünülüyor. Özellikle yüksek öğrenim alanında görev yapan bireylerin, ifade ve öğretim özgürlüklerinin teminat altında olduğu bir ortamda çalışmalarını sürdürebilmeleri için bu tür destek eylemlerinin ne denli önemli olduğu bir kez daha hatırlatılıyor.
Prof. Dr. Stevens’ın başlattığı açlık grevine gelen destek mesajları yalnızca akademik çevrelerle sınırlı kalmayıp, sivil toplum kuruluşları ve toplumun farklı kesimleri de bu olaya sahip çıkıyor. Sosyal medya üzerinden #FreeRümeysa etiketiyle yapılan paylaşımlar, geniş bir kitleye ulaşarak konuya dikkat çekme konusunda büyük bir etki yaratıyor. Bu konunun geniş kitleler tarafından tartışılması, yalnızca Rümeysa Öztürk için değil, benzer durumlarla karşılaşan tüm bireyler için önemli bir dayanışma ortamı sunuyor.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Michael Stevens’ın başlattığı açlık grevi, akademik özgürlükler ve insan hakları ihlalleri konusundaki farkındalık yaratma çabası olarak değerlendirilmektedir. Bu eylem, herkesi düşünmeye ve harekete geçmeye davet eden bir çağrı niteliği taşıyor. Hem Türkiye'deki hem de dünya genelindeki akademik topluluk tarafından büyük bir ilgi ve destek gören bu açlık grevinin, Rümeysa Öztürk için olumlu sonuçlar doğurması bekleniyor. Özgürlük, adalet ve hakkaniyet için verilen bu mücadelede herkesin sesine kulak verilmesi temennisiyle, sosyal medyanın gücü bir kez daha gözler önüne seriliyor.