Kızamık, son yıllarda birçok ülke için tehdit oluşturan bir viral hastalık olarak dikkat çekmektedir. ABD’de ortaya çıkan son salgın endişeleri tırmandırırken, belirtilen 12 eyalette toplamda 222 vaka kaydedildi. Sağlık uzmanları, bu artışın ardındaki nedenleri ve alınması gereken tedbirleri değerlendirmeye başladı. Amerika Birleşik Devletleri’nin de içinde bulunduğu pek çok ülke, kızamık aşılamalarında yaşanan düşüş ile karşı karşıya. Bu durum ise, bağışıklık oranlarının azalması ve sonucunda yeni salgınların ortaya çıkma riskini artırmaktadır. İşte detaylar...
Kızamık hastalığı, son derece bulaşıcı bir virüs olan morbillivirus tarafından meydana gelmektedir. Enfekte bir kişi ile temas etmek, virüsün hızla yayılmasına zemin hazırlar. Aşı yapılan bireylerin sayısındaki düşüş, bu tür salgınların önlenmesinde en önemli faktör olarak öne çıkmaktadır. CDC (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri) tarafından yapılan açıklamalara göre, aşı oranlarındaki azalma, özellikle çocukluk çağındaki bireylerde gözlemlenmektedir. 2019 yılında, bazı eyaletlerde aşı karşıtı hareketlerin artmasıyla birlikte, kızamık aşılamaları da olumsuz etkilendi.
Bunun yanı sıra, yeni nesil ebeveynlerin aşılar hakkındaki bilgi kirliliğine maruz kalmaları ve sosyal medya platformları üzerinden yayılan yanlış bilgilere itibar etmeleri, aşı karşıtı tavırların güçlenmesine neden olmuştur. Sonuç olarak, aşılanmayan gruplar, kısa sürede geniş bir coğrafyada hükümetlerin kontrol edemediği salgınların merkez üssü haline gelebilmektedir. Bu, sadece bireysel sağlığı değil, aynı zamanda toplumsal sağlığı da tehdit eden bir durum oluşturur.
Sağlık otoriteleri, kızamık salgınına karşı en etkili önlemin aşılama olduğunu yinelemektedir. Uzmanlar, toplumun yüzde 95’inin aşılanmasının gerektiğini ifade ediyor. Bu oran sağlandığında, 'sürü bağışıklığı' adı verilen bir koruma geliştirilebilir ve virüsün yeni enfeksiyonlar oluşturmasının önüne geçilebilir. Kızamık aşısı, genellikle çocukluk döneminde düzenli aşılama takvimine dâhil edilmektedir. Ancak bazı bireyler, aşılarını zamanında yaptırmayı ihmal edebilmekte ya da aşı karşıtı olabilmektedirler.
Son yapılan araştırmalar, ülkedeki bazı diğer viral enfeksiyonlar arasında giderek artan bir kızamık riski ile karşılaşılabileceğine işaret ediyor. Sağlık Bakanı, "Aşısız kalan bireyler için risk sürekli artmakta. Çocuklarımızı korumak için aşı olmalıyız" şeklinde açıklamalarda bulundu. Bunun yanı sıra, toplumsal farkındalığın artırılması adına bilgilendirme kampanyalarına ihtiyaç olduğu belirtilmektedir. Herkesin aşılanmasının sağlanması, toplum sağlığını korumak adına atılması gereken en büyük adımdır.
Sonuç olarak, ABD’deki kızamık salgını, hem sağlık çalışanları hem de ebeveynler için alarm verici bir durumdur. Yeni vakaların ortaya çıkması ile birlikte, aşılamanın yaygınlaştırılması ve bireylerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Salgınla mücadele edebilmek için toplumun her kesiminin el birliği içerisinde hareket etmesi gerekmektedir. Sağlık sisteminin üzerindeki bu yükün hafifletilmesi, herkesin aşılanmasıyla mümkün olacaktır. Aksi takdirde, gizli tehditlerin yeniden baş göstermesi kaçınılmaz olacaktır.